sonbeyy

 
joined: 2011-04-26
Mahkum Edilmeyecek Kadar Değerli , Serbest Bırakılmayacak Kadar Tehlikeliyim..!!! Başkalarına müsait olan, beni meşgul etmesin!'
Points57more
Next level: 
Points needed: 143

3

 

Hayatta 3 çiçek koklanmak ister...

Bir Kadın. İki Çocuk,Üç Gül....... Kadın  hem anne hem baba gibidir,kadınlarımızın yükleri çok ağırdır on parmaklarında 10 iş birden görürler doğugan,yedıren ,büyüten,ağlayıp güldüren kısaca kadın sevdirendir sevilendir  her şey  için savaşan erkeğiı   çocuğu ve vatanı   için gerekırse kendini ateşin ortasına atabilendir...

Kadın tüm özellikleri taşırken maarifleri oldukça çokcadır. kadının makyajı yüzündeki gülüşüyle sevecenlığı ile  gösterendır etrafına  güzellik saçar makyaja hiç gerek yoktur çünkü kadının güzeli çırkını yoktur onların güzelliğini gösteren makyaj değil sicak gülümsemeleridir....

Çocuk bebekken ağlayışı bile  bir piyano tuşlarında gezinen parmak uçlarımızla dokunuldugunda kulagımıza hoş bir muzık sesi gibidir, gülüşleri ise mısralara dökülen namelerdir ki içimizdeki sevgiyi coşturan  tatlı duygulara sürükleyen bir sevgidir...

Bir gül düşünün ne acıları özelmleri hasretlıkleri ve  en önemlisi küskünleri bir araya toplayıp kavuşturandır.gül  sevgiyi  çoğaltan,gözyaşını kurutan,bazen sevinçten ağlatan, kalplere yapraklarını savuran ,gönülleri hoş tutan ,dargınları barıştırandır...

Kadın ilgisiz ------------------------------------gülmez

Çocuk sevgisiz ---------------------------------büyümez

Güller sussuz ----------------------------------yaşamaz

Kadını ilgisiz ---Çocuğu Sevgisiz --- Gülü  Sussuz ----bırakmamalı -----


MARANGOZ



 

     Yasli bir marangozun emeklilik çagi gelmisti. Isveren müteahhidine, çalistigi konut yapim isinden ayrilarak esi ve büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yasam sürmek tasarisindan söz etti. çekle aldigi ücretini elbette özleyecekti. Ne var ki emekli olmasi gerekiyordu.

      Müteahhit, iyi isçisinin ayrilmasina üzüldü ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev yapmasini rica etti. marangoz, kabul etti ve ise giristi, fakat gönlünün yaptigi iste olmadigini görmek pek kolaydi. Bastan savma bir isçilik yapti ve kalitesiz malzeme kullandi. Kendini adamis oldugu meslegine böyle son vermek ne büyük talihsizlikti!...

      İşini bitirdiğinde isveren, evi gözden geçirmek için geldi. Dis kapinin anahtarini marangoza uzatti. "Bu ev senin" dedi, "Sana benden hediye" . Marangoz, soka girdi. Ne kadar utanmisti! Keske yaptigi evin kendi evi oldugunu bilseydi! O zaman böyle yapar miydi hiç! Bizim için de bu böyledir. Gün be gün kendi hayatimizi kurariz. Çogu zaman da, yaptigimiz ise elimizden gelenden daha azini koyariz. Sonra da, soka girerek, kendi kurdugumuz evde yasayacagimizi anlariz. Eger tekrar yapabilsek, çok daha farkli yapariz. Ne var ki, geriye dönemeyiz. Marangoz sizsiniz.

      Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz. "Hayat bir kendin yap, tasarimidir" demistir biri. Bugün yaptiginiz davranislar ve seçimler, yarin yasayacaginiz evi kurar. Öyle ise onu akillica kurun. Unutmayin... Paraya ihtiyaciniz yokmus gibi çalisin. Hiç incinmemis gibi sevin. Kimse izlemiyormus gibi dans edin. Ve lütfen, bu sözleri arkadaslariniza iletin...


bir adam..............

  Bir adam arkadasina sekreterini neden isten kovdugunu anlatiyormus. "Iki hafta önce" demis ve devam etmis; "45. yasgünümdü ve o sabah kendimi iyi hissetmiyordum. Kahvalti masasina oturdugumda karimin dogum günümü kutlayacagini ve büyük bir olasilikla bir hediye verecegini tahmin diyordum. Birak dogum günümü kutlamayi bir "Günaydin" bile demedi. Kendi kendime karim unuttu herhalde ama çocuklarim hatirlar diye düsündüm.

     Çocuklar kahvaltiya geldi ve tek kelime etmediler.Ise erken moralim çok bozuktu ve üzgündüm. Ofisime girdigimde, Janet Günaydin Patron dogum gününüz kutlu olsun" dedi ve kendimi daha iyi hissettim birisi hatirlamisti. Öglene kadar çalistim. Yemek zamani Janet kapiya vurdu ve "Disarda hava çok güzel ve bugün sizin dogum gününüz,haydi yemege çikalim, sadece siz ve ben". "Bütün gün duydugum en güzel sey bu. Haydi gidelim" dedim. Yemege çiktik.

      Normalde gittigimiz bir yere gitmedik,sehir disinda özel bir lokantaya gittik.Iki martini içtik ve emekten sonsuz zevk aldik.Is yerine dönerken, "Hava çok güzel, ofise dönmemiz gerekmiyor degil mi? diye sordu."Hayir,sanirim gerekmiyor". "Benim evime gidelim ve size bir martini daha ikram edeyim" dedi.Evine gittik. Baska bir martininin daha tadini çikardik ve bir sigara içtik, ve Janet dedi ki "Patron, izninizle, yatak odasina geçip üzerime daha rahat birseyler giyeyim" dedi ve ona memnuniyetle izin verdim. Yatak odasina gitti ve alti dakika sonra yatak odasindan çiktiginda elinde kocaman bir pasta tasiyordu, arkasindan karim ve çocuklarim geliyordu. Hepsi "Iyiki dogdun......"sarkisini soyluyorlardi ......... ........... ve ben orada üzerimde sadece çoraplarimla oturuyordum.


zamana doğru..........

     Genc ve basarili bir yonetici, yeni Jaguar'iyla bir mahalleden hizli bir sekilde geciyordu. Parketmis arabalarin arasindan yola aniden cikabilecek cocuklara dikkat ediyordu ve bir sey gordugunu sanarak yavasladi. Arabayla caddeden yavasca gecerken hic bir cocuk goremedi fakat, arabasinin kapisina bir tugla atildigini farketti. Aniden arabasini durdurarak tuglanin firlatildigi yere geri dondu.

      Arabadan indi, orada bulunan kucuk bir cocugu tuttu ve onu parketmis bir arabaya dogru iterek bagirmaya basladi. '' Bunu neden yaptin? Sen de kimsin, ne yaptiginin farkinda misin?''. iyice sinirlenerek devam etti: '' Bu yeni bir araba ve atmis oldu¿un bu tugla bana cok pahaliya malolacak. Bunu neden yaptin?' Cocuk yalvararak cevap verdi: '' Lutfen efendim. cok uzgunum ama baska ne yapabilirdim bilmiyordum. Eger tuglayi firlatmasaydim kimse durmazdi'' Parketmis bir arabanin arkasina isaret ederken cocugun gozyaslari cenesine suzuluyordu. ''Agabeyim kaldirimin kenarindan yuvarlandi ve tekerlekli sandalyesinden dustu, ben onu kaldiramiyorum. Lutfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam icin bana yardim eder misiniz? Benim icin cok agir.''

      Bu durumdan son derece duygulanan genc yonetici, bogazinda buyuyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genc adami kaldirarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, cizik ve yaralari sildi ve genc adamin ciddi bir yarasi olup olmadigini kontrol etti. Kucuk cocuk genc yoneticiye donerek '' tesekkur ederim efendim, Tanri sizden razi olsun'' dedi. Genc yonetici, kucuk cocugun, agabeyini kaldirimdan evine dogru goturmesini izledi. Bulundugu yerden arabasina geri donmesi oldukca uzun surmustu. Uzun ve yavas bir yuruyustu. Genc yonetici, kapiyi hic tamir ettirmedi. Kapida olusan cokuntuyu hayatini birisinin kendisine tugla atmasini gerektirecek kadar hizli yasamamasi gerektigini hatirlatmasi icin oylece birakti. . . . Tanri, ruhunuza fisildar ve kalbinize konusur. Bazen, dinleyecek kadar zamaniniz olmadiginda ise, size bir tugla firlatir. Ister fisiltiyi, ister tuglayi dinleyin. Bu sizin tercihiniz. !


SU OL





 

     Bir an için sen su oldugunu düsün. Su denli özel, su denli yararli ve su denli çok, tükenmez... Inaniyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çesmelerden dökül, ister göklerden yag, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayi dolduramazsin. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsin. Unutma daha çok bagirdiginda daha çok dinlenmezsin, gürültünün parçasi olursun yalnizca!... Suyun yaninda olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü"Su nasilsa burada, gerek yok ki suyu kana kana içmeye" diye düsünürler.. Tipki, sesini sürekli duyanlarin seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiçbir hayvan, irmagin gürültüler koparan yerinden su içmeye çalismadi simdiye dek. Hepsi, hep sabahin en sakin anini bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için. Gittiler ve sakin sakin gereksinimlerini giderdiler. Onlar için en uygun olan kendi istedikleri zamandi. Sen hep bir su oldugunu düsün. Su gibi güzel, su gibi vazgeçilmez... Ve su gibi yasam kaynagi oldugunu düsün. Ama su gibi yasatici ol. Su gibi yikici, sürükleyici ve öldürücü degil!.. Suysan tarlalarini basma insanlarin, yuvalarini yikma, ocaklarini söndürme; sana "felaket" denmesin! Suysan bir bardaga sigabil ki damarlara girebilesin!..      

    Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararli, su gibi gerekli ve su gibi bitmez tükenmez oldugunu da unutma. Ayrica su gibi sakin olabilecegin gibi, su gibi de "kiyametler" koparici olabilecegini unutma... Vadiler varken önünde ve ovalar varken, yayilabilecegin küçük irmaklara ayirabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, yasam verirsin çevrene. Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen, korkulan ve kaçilan olursun seller, afetler gibi. Tercih elindeydi hep ve hep "senin" ellerinde olacak... Ya tutmayi ögreneceksin dilini ya da hiç durmadan konustugun için, yalnizca bombos ve anlamsiz sesler çikartan birisi oldugunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken su degil mi? Düsüneceksin ne zaman ne söyleyecegini. Düsüneceksin kimin dinleyip dinlemedigini, kimin anlayip anlamadigini.     

     Düsüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarini anlatabildigini... Hatta anlayanlarin anladiklarinin da senin anlattiklarinin ne kadari oldugunu düsüneceksin... Konusmak için en uygun zamani bekleyecek, en az ama en uygun sözcükleri seçmeye çalisacaksin... Yolcularin, önceden aldiklari biletleri ceplerinde oldugu halde, saatlerini kontrol ederek, zaman yaklastiginda, vapurun kalkacagi iskelede hazir olmalari gibi, sen de fikrini bildirecegin kisinin " kiyiya yanasmasini" bekleyeceksin!.. Demeyeceksin " Ben canim isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.." Demeyeceksin " Ben aklima geleni geldigi biçimde söylerim. Karsimdaki de degil duymak degil dinlemek, anlattigimdan bile fazlasini anlamak zorunda.." Keske öyle olsaydi. Keske hakli olsaydin, ama maalesef degil... Agzini açip "Selaleden dökülen suyu" içmeye çalisan bir tavsan gördün mü hiç?... Ya da önüne çikan agaçlari bile sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye ugrasan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasini bekler; beyni olan her canli gibi! Hadi... Sen simdi " su oldugunu" düsün ve kendini " su gibi " hisset... Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararli... Su gibi yasam kaynagi ve su gibi bitmez tükenmez oldugunu animsa... Ama yine su gibi " küçük bir bardagin içine" sigdir ki kendini girebilmeyi ögren insanlarin damarlarina. Yasam ver... Vazgeçilmez ol!...